Sayfa Yükleniyor...
İ’tikâdda mezhebim, (Ehl-i sünnet vel-cemâ’at)dır. Delîlim,
En’am sûresinin yüzeniüçüncü âyet-i kerîmesidir.
Zürriyyetim, hazret-i Âdem zürriyyetindenim. Delîlim A’râf sûresindeki yüzyetmişikinci âyet-i kerîmesidir.
Milletim, millet-i islâmdır. Delîlim, Allahü teâlânın Hac sûresindeki yetmişsekizinci âyet-i kerîmesidir.
Ümmet-i Muhammeddenim. Delîlim, Allahü teâlânın Âl-i imrân sûresindeki yüzonuncu âyet-i kerîmesidir.
Mü’minim hakkan. Delîlim, Enfâl sûresindeki dördüncü âyet-i kerîmesidir. El-hamdülillahi alet-tevfîkıhi vestağfirullahe min külli taksîrin.
Beş sebeb ile, ilm amelden efdaldir. Zîrâ ilm metbûdur, amel ise ona tâbîdir. İlm, lâzımdır, amel ise, melzûmdur. İlm, yalnız olduğu hâlde nef’ verebilir, amel ise, ilmsiz nef’ veremez.
İlm akldan efdaldir. Zîrâ, kadîmdir, akl ise hâdisdir.
İnsanın zîneti, ihlâs iledir. İhlâsın zîneti, îmân iledir. Îmânın zîneti, Cennet iledir. Cennetin zîneti, hûrîler ve gılmanlar iledir. Ve cemâlullahı müşâhede iledir.
Ve dahî, amel îmândan cüz’ olsaydı, âdetli kadınlara vakt nemâzı bağışlanmazdı. Zîrâ, îmân bağışlanmaz.
Ömründe bir kerre şehâdet getirmek, farzdır. Bunun delîli, Muhammed sûresindeki ondokuzuncu âyet-i kerîmedir.
Kelime-i şehâdet getirmenin dört şartı vardır: Dil ile söylerken, kalb hâzır olmak. Ma’nâsını bilmek. Hulûs-i kalb ile söylemek. Ta’zîm ile söylemek.
Şehâdet getirmenin yüzotuz kadar fâidesi vardır. Ammâ dört şeyden biri bulunursa, fâidesi yokdur. O dört şey: Şirk, şek, teşbîh, ta’tildir. Şirk, Allahü azîm-üş-şânın zâtında birşeyi ortak koşmağa denir. Şek, dinde meks etmeğe (durmağa, tevakkuf etmeğe), teşbîh -vehmen- Allahü teâlâyı bir mahlûka benzetmeğe, ta’til, (Allah âleme karışmaz, her şey vakti geldikde, kendi tabîatiyle olur) demeğe denir.
Ve dahî, yüzotuz fâidenin, otuzu bu mahalde zikr olunmuşdur: Otuzdan beşi, dünyâda ve beşi, ölürken ve beşi, kabrde ve beşi, arasâtda ve beşi, Cehennemde ve beşi, Cennetdedir. Ammâ dünyâda olan beş fâide:
Ölürken olan beş fâide:
Kabrde olan beş fâide:
Arasâtda olan beş fâide:
Cehennemde olan beş fâide:
Cennetde olan beş fâide:
[Kâdî-zâde Ahmed efendi (Ferâid-ül-fevâid) ismindeki (Âmentü şerhı) kitâbında diyor ki: Cehennem yedi tabakadır. Birbirinin altındadırlar. Her tabakanın ateşi, üstündekilerden dahâ şiddetlidir. Günâhı afv edilmemiş olan mü’minler birinci tabakada, günâhları mikdârı yanıp, sonra Cehennemden çıkarılarak, Cennete götürüleceklerdir. Diğer altı tabakada çeşidli kâfirler sonsuz yanacaklardır. Azâbı en şiddetli olan yedinci tabakasında münâfıklar yanacakdır. Bunlar, dilleri ile islâmiyyeti medh edip, övüp, kalbleri ile inanmıyan iki yüzlü kâfirlerdir. Kâfirler yanıp kül olunca, tekrâr yaratılarak, tekrâr yanacaklar, sonsuz olarak böyle yanacaklardır. Cennet ve Cehennem şimdi mevcûddur. Ba’zı âlimlere göre, Cehennemin nerde olduğu ma’lûm değildir. Ba’zılarına göre, yedi kat yerin altındadır. Bu sözleri, Erd küresinin içinde olmadığını göstermekdedir. Erd küresi, güneş ve bütün yıldızlar birinci semâ [gök] içinde olduklarına göre, yeryüzünün neresinde olursak olalım, yedi kat yerin altında semâ vardır. Cehennemin, yedi kat semâdan birisinde bulunduğu anlaşılmakdadır.]
Görüş ve önerileriniz bizim için değerlidir! Amacımız size her zaman daha iyi hizmet verebilmektir.
Bizimle paylaşmak istediğiniz görüş, öneri ya da şikayetiniz varsa ilgili "İletişim Formu"nu doldurarak bize iletebilirsiniz. Bildiriminizi en kısa sürede değerlendirip size geri döneceğiz.
Bizi sosyal medya hesaplarımızdan takip edebilir ve e-posta yolu ile iletişime geçebilirsiniz.